Faili meçhuller davasında Mehmet Ağar hakkındaki beraat kararı bozuldu

SİNAN AYGÜL / BİTLİS NEWS - 1993-1996 yılları arasında faili meçhul cinayete kurban giden Altındağ Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskın, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan, ANAP Keskin İlçe Başkanı Metin Vural, Behçet Cantürk ve şoförü Recep Kuzucu, Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım, İsmail Karaalioğlu, avukat Yusuf Ekinci, Ömer Lütfi Topal, Hikmet Babataş, avukat Medet Serhat, Fevzi Aslan ve yeğeni Salih Aslan, Lazem Esmaeli, Asker Sımıtko, Tarık Ümit ve avukat Faik Candan'ın öldürülmesine ilişkin 20 Aralık 2013 tarihinde açılan ve Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada tüm sanıklar 2019 yılında verilen kararla, davada kovuşturulan 19 cinayetin 17’sinden “Delil Yetersizliği” gerekçesiyle beraat etmişti.

AV. EPÖZDEMİR “TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR KARAR”

Davanın Türkiye’de faili meçhul cinayetlere ışık tutacak bir dava olduğuna dikkat çeken dosya avukatlarından Fırat Epözdemir “Türkiye’de faili meçhul cinayetlere ışık tutacak bu dava o dönem kararlılıkla üzerine gidilerek açılmıştı. Özellikle eski özel harekatçı Ayhan Çarkın’ın önemli itirafları vardı. Ancak süreç içerisinde ilk derece mahkemesi eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle beraat kararı verince dosya istinafa gitti. İstinaf mahkemesi de esası da etkileyecek usuli eksiklikler nedeniyle bozma kararı verdi. Tabi ki bu arada Sedat Peker’in bu dosyaya konu faili meçhul cinayetlerin bir kısmı açısından da söylemleri oldu. Bu söylemler de dahil olmak üzere birçok konu bozma sonrası yargılamanın yapılacağı Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinde tartışılacak. Umarım Türkiye’nin geleceği açısından önemli olan bu kararda, maddi gerçek ortaya çıkarılarak sorumluluğu olan herkes hak ettiği cezaya çarptırılır.” dedi.  

ANKARA BAM: “HÜKME ESAS DELİLLERİN ZIMMEN REDEDİLDİĞİ DEĞERLENDİRİLDİ”

Beraat kararına itiraz eden bazı müştekilerin bir kısım talebi Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından yerinde görülerek bozuldu.

Bölge Adliye Mahkemesi verdiği karardaki gerekçesinde ise AİHM ve Yargıtay kararlarına atıfta bulunularak “mahkeme kararlarının istinaf denetimine olanak sağlayacak şekilde açık olması” gerektiği ancak ilgili kararda, farklı zamanlarda beyanları alınan Hakkı Yaman Namlı, Doğan Özkan ve Ayhan Çarkın’ın ifadelerinin delil olarak tartışılmamış olması ve bu delillerin dosyada bulunmasına rağmen gerekçeye yansıtılmayarak “zımmen rededildiği” ve kararda açıkça gösterilmesi gerekliliğinin gözetilmediğine dikkat çekildi.

Bahse konu deliller ise kararda şu şekilde sıralandı;

“-Bu kapsamda; Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının 21.12.2011 tarihli yazısı ekinde mahkemeye gönderilen ve 18.02.1995 tarihinde Tarık Ümit ile kaçırılmasından 14 gün önce yapılan görüşmeye ait bant çözümlerini, bu çözümlerin bir gerçekliği yansıttığını bildiren tanık Hakkı Yaman Namlı beyanının,

-Cavit kod adlı tanık Doğan Özkan'ın 24.11.1997, 01.12.1997 ve 13.01.1998 tarihlerinde ulaştığı gazeteci Hikmet Çiçek'e anlatımlarına ilişkin olup, bilahare Ergenekon soruşturmaları sırasında adı geçenden ele geçirilen dijitaller içerisinde yer alan "_cavit_2.doç"(CavitAnlatıyor) adlı word belgelerinde bildirilen hususların, Cavit kod adını kullanan tanık Doğan Özkan'ın, 24.11.1997-13.01.1998 tarihleri aralığında el yazısı ile kaleme alıp, gazeteci Hikmet Çiçek'e verdiği; bilahare Ergenekon soruşturmaları sırasında adı geçenden ele geçirilen belgeler içerisinde yer alan ve adı geçenin yazdığını kabul ettiği 19 sayfa belge içeriğinde bildirilen hususların ve buna bağlı olarak tanık Doğan Özkan beyanlarının,

-En son, sanık Ayhan Çarkın'ın aşamalardaki beyanlarının dosya kapsamındaki diğer bildirim ve deliller ile teyit edilip edilmediğinin, bu beyanların maddi olay-olaylar ile uyuşup uyuşmadığının karar yerinde tartışılmaması,

Olaylarda ele geçen kovan ve mermi çekirdeklerinin menşei, kullanımlarına ilişkin aidiyetleri, bunların ve diğer maddi olguların birbirleri ile ilişkisi, itham edilen failler, hedef alınan maktuller, organizasyon, oluş ve netice itibariyle olaylar arasında bir irtibat bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesi,

Sadece sanık Ayhan Çarkın'ın beyanları arasında var olduğu bildirilen bir kısım farklılıklara işaret edilmek; ancak maddi olaylarla uyuşan bildirimlerinin ise irdelenmemek suretiyle, yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması,

3- Sanıklar hakkında beraat kararları verildiği sırada uygulama maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,

4- İddianamede ve gerekçeli karar başlığında adı yazılı olan maktul Hikmet Babataş'ın 28.04.1996 tarihinde öldürülmesi olayı ile ilgili iddianamede bir olay anlatılmadığı, dava açılmadığı ve maktulün öldürülmesi olayına ilişkin bir hüküm verilmediği anlaşıldığından, adı geçen maktul ile mirasçıları katılan/müştekiler Ersin, Fatma, Yaşar ve Anıl Babataş'ın isimlerinin gerekçeli karar başlığında yazılarak karışıklığa sebebiyet verilmesi,

5- İddianamede ve gerekçeli karar başlığında adları yazılı katılan/müştekiler Semih Tufan Gülaltay, Ümit Bahçacı ve Ruşen Örs'ün bildirdikleri olayların yargılama konusu olaylarla ilgisinin ve maktuller ile yakınlıklarının da olmadığı gözetilmeden katılan/ müştekilerin isimlerinin gerekçeli karar başlığında yazılarak karışıklığa sebebiyet verilmesi

Öte yandan dosyada yer alan ve ölümleriyle ilgili yargılanan sanıklar hakkında verilen beraat kararı için sadece 10 makul yakını tarafından itiraz edilirken Metin Vural, Ömer Lütfi Topal, İsmail Karaalioğlu, Recep Kuzucu, Savaş Buldan ve Tarık Ümit için istinaf başvurusunda bulunulmadı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.