Yeraltı mezarların gizemi çözülemedi

BİTLİS NEWS (AHLAT) - Boyları 4,5 metreye kadar varan, üzerindeki yazı ve şekillerle her biri sanat eseri niteliği taşıyan mezar taşlarını bünyesinde barındıran tarihi mezarlıktaki kazı, restorasyon ve konservasyon çalışmaları Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recai Karahan başkanlığında devam ederken, mezarlık içerisinde tespit edilen akıt mezarlar ise oldukça ilgi uyandırıyor.

Selçuklu Mezarlığında gün ışığına çıkartılan akıt mezarlar hakkında gazetecilere açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Recai Karahan, akıt mezarların Anadolu’daki örneklerinin nadiren Ahlat’ta görüldüğünü vurgulayarak, "Akıt, Prof. Dr. Haluk Karamağaralı ve Şerif Baygun’un anlatımlarıyla bir yeraltı mezarlığıdır. Bunlar yöre halkının deyimlemesi ve isimlendirmesiyle anılmış, daha sonra da bilim insanları bu şekilde kullanmışlar. Akıtları biz yer altı, oda mezarları olarak düşünebiliriz. Bunların kökeni Altay’larda Pazırık kurganlarına kadar gitmektedir. Fakat onlarla bunların arasında farklılık var. Onlarda üzerine toprak yığılarak ve ölü gömme geleneklerine göre o günün beylerini, üst düzey kişilerinin mezarları olarak karşımıza çıkıyor ve bazı eşyalarıyla birlikte gömüldüğünü görüyoruz. Anadolu’da ise örneklerinin nadiren burada gördüğümüz Ahlat Selçuklu Mezarlığında ise böyle bir eşyalarıyla gömme geleneğini görmüyoruz. Ama bol miktarda iskelete rastladık. Son yaptığımız çalışmalarda 4 metreye 4 metrelik akıt alanda 15’e yakın cenaze kalıntısı, kemik ve 15 tane kafatası tespit ettik. Bunların bir kısmını Ankara’ya gönderip ölüm nedenlerini tespit etmeye çalışacağız. Diğerlerini de kazı evimizde korumaya çalışıyoruz. 210 bin metre karelik bu alanımızda 178 adet akıt tespit ettik. Yeraltı incelemelerimiz ve jeoradar taramalarımızdan sonra bunlar ortaya çıktı. Bunların 11 tanesi DAP İdaresi ve Kültür Bakanlığımızın iş birliğiyle restore edilerek, korumaya alındı. Bizde şimdiye kadar 5 tane akıt açmış durumdayız. Akıtların gizemleri ve sırları henüz çözülebilmiş değil. Herhangi bir kitabeye ya da çok detaylı buluntulara rastlamadığımız için bunları zaman zaman kazmaya ve gün ışığına çıkartmaya çalışacağız" dedi.

Bu mezarları Orta Asya’daki kurganların ve yeraltı mezarların Anadolu’daki bir devamı olarak gördüklerini ifade eden Karahan, "Ama İslami usullere dönüşmüş bir geleneğin devamıdır. Orada mezarlar belli bir düzene göre kurulurken buradaki mezarlar İslami usullere göre defnedilmiş. Kafatasları ve gömülüş yönleri bunu gösteriyor. Bir geleneğin devamı olarak Ahlat’ta yaşatılmış. Daha sonra da Anadolu Selçuklularında ve Osmanlı’da kümbet ve türbe şeklinde devam etmiş. Bu kripta dediğimiz yer altındaki cenazenin olduğu kısmı bu akıtlar temsil ediyor. Daha sonraki dönemlerde bunun üzerini bir mescit şekilde, kıble yönünü belirtecek hafif mihrabı olan üst kısımlarda yerleştirilmiş daha sonra da böyle devam etmiş. Bunun örneklerinden birini Ahlat’taki Emir Bayındır Kümbeti’nde görebiliyoruz. Orada yer altında kripta dediğimiz, mumyalık ya da cenazelik kısmı üzerinde de mescide benzer bir örtü sistemi bulunmaktadır. Burada arka kısımda görmüş olduğunuz şu kapı şeklindeki kısım cenaze yerleştirildikten sonra burayı terk ederken oraya bir kapı yapılıyor ve bu kapı büyük bir taşta olabiliyor. Genellikle kapılar eğilerek girmek için basık yapılmış bu da ölüye olan saygıdan dolayıdır. Buda İslami usullere göre olan bir anlayıştan kaynaklanmıştır. Burada örülmüş olan bir kapıya denk geldik. Sağlam bir şekilde günümüze kadar gelmiş. Devamına bakacağız. Nereye açılır, başka bir kapısı var mı, başka yere açılır mı gibi soruların cevabını da yapacağımız çalışmalar sonunda ortaya çıkartmaya çalışacağız" şeklinde konuştu.

Akıt nedir?

Akıt; yöre halkının kullandığı bir isim olup bu terimin mimari terminolojide tam olarak karşılığı yoktur. Ancak farklı yıllarda bölgede incelemelerde bulunan A. Şerif Beygu ile Prof. Dr. Haluk Karamağaralı yöre halkının benzer yapılar için kullandığı akıt sözcüğünü bu yapılar için de kullanmışlardır.

Anadolu’da örneklerine pek rastlanmayan bu mimari mezar türü ilk defa A. Şerif Beygu1 tarafından tanıtılmış ve Haluk Karamağaralı tarafından bazı örneklerin kazısı yapılarak mimari durumları kısmen ortaya çıkartılmıştır. 2011 yılından itibaren başlayan kazılarla 5 adet akıt kazısı gerçekleştirilmiş, ancak bunların hiçbirinin günümüze sağlam ulaşamadığı tespit edilmiştir. 2018 yılı kazılarında mezarlığın kuzeyinde kazısı yapılan akıtta zemine ulaşılarak mezarın cenazelik kısmı açığa çıkartılmıştır. Cenazelik kısmındaki iskeletin kısmen tahrip olmuş vaziyette bulunduğu ve İslami defin geleneğine göre gömüldüğü anlaşılmıştır. Bundan yola çıkarak akıt adı verilen bu mezarların İslami döneme ait Müslüman mezarları olduğunu söylemek mümkündür.

Yapılan çalışmalar neticesinde mezarlık içerisinde akıt olarak isimlendirilen yaklaşık 178 adet yer altı oda mezarı tespit edilmiştir. Bunlardan günümüzde sadece 14 tanesi farklı yıllarda yapılan kazılarla ortaya çıkartılmıştır. Alandaki iki örnek dışında diğer örneklerin büyük oranda doğa veya insan tahribatı ile yıkıldığı anlaşılmaktadır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.